YEDİKULE HAKKINDA

   
     
  Yedikule Surlarında

Adından da anlaşılacağı gibi surların üzerine dizilmiş yedi adet kuleden alır ismini Yedikule. Güzel bir kadının boynundaki kolyeye dizili yedi adet inciye benzer kuleler, surlar üzerinde… İstanbul’un fethinden önce surların üzerindeki beş kule sebebiyle Bizanslılar, semte beş kule anlamına gelen “penta prikyor” adını vermişlerdi.

Avedis Arzuman

Fatih Sultan Mehmet Han’ın inşa ettirdiği iki ilave kule ile kule sayısı yediye ulaşmış ve semtin ismi de Yedikule’ye dönüşmüş. Geniş bir alana yayılan semtin Samatya’dan başlayan bölümü, semti tam ortadan bölen İmrahor İlyas Bey Caddesi ile Yedikule surlarında yer alan kapıya kadar gidiyor.

 

 Yedikule Semti
 

Semtin Silivrikapı’dan başlayan diğer bölümü de sahile ve deniz kıyısına kadar ulaşıyor. Oldukça uzun olan İmrahor İlyas Bey caddesinin sağında ve solundaki apartmanların arasına sıkışmış iki-üç katlı eski evler, semtte tarihi bir ortam yaratıyor. Samatya’dan Yedikule’ye girişte caddenin hemen başında Yunus Emre İlköğretim Okulu yer alıyor. Birkaç metre sonra da iç ve dış mimarisi aynı olan tarihi üçüz evler bulunuyor. Yedikule gezisinin buram buram tarih kokacağı, bu evlerden belli oluyor.
Aynı sırada birkaç yüz metre ileride kapalı Hagios Konstantios Rum İlkokulu ve karşısında da ‘Karamanlılar Kilisesi’ adıyla anılan Hagios Kontantios Kilisesi yer alıyor. Kilise, Fatih sultan Mehmet’in fetih sonrası Konya Karaman’dan getirtip semte yerleştirdiği Türkçe konuşup Rumca yazan Rumlar tarafından inşa edilmiş. Caddenin devamında Uşşakî Camii, biraz daha ileride Yedikule semtinin gençlerinin toplandığı Yedikule Spor Kulübü binası, yılların Safa Restoran sıralanıyor.
Yedikule Hacı Evhaddin caddesinde bulunan camii 1575 yılında devrin Kasapbaşısı Hacı Evhaddin tarafından Mimarbaşı Sinan’a yaptırılmış. Eski yapı 1920 yılında yanmış. Hayırseverler tarafından 1934 yılında tekrar inşa edilmiş. Ama bazı bölümlerinde Sinan’ın planına uyulmamış. Bir çok semte göre geçmiş dönemin tarihi izlerini daha çok taşıyan semtte, Hacı Hüseyin Ağa Camii, Malcı Camii, Mühendis Ali sokağındaki eski adı Stoudios Manastırı olan harap İmrahor Mescidi bulunuyor.
 

Hacı Evhaddin Camii
 
 
 
 
İstanbul sınırı
Yedikule Yedikule surlarının altındaki Yedikule Kapısına kadar geldik. 200 sene evvel bu kapının dışı, İstanbul’un dışı sayılıyormuş. Yedikule Spor sahası ve soğanlı bitkiler bahçesi, seyirlik yerler olarak dikkati çekiyor. Yedikule Müzesi’ne geldiğimizde yükselen kule bir devin önünde durduğunuz hissini verir. Kapısı, Bizans’tan kalma kule, geçmişte zindan olarak kullanılmış. Bugün müze olan kuleye o dönemlerde giriş çıkış yapmak kolay değilmiş. Hem Bizans hem de Osmanlı döneminde hapishane olarak kullanılan müzede, Fetih sırasında Bizanslılardan rüşvet aldığı için Fatih Sultan Mehmet tarafından cezalandırılan Sadrazam Çandarlı Halil Paşa; sonraki yıllarda Sadrazam Mahmut ve Kara Davut paşalar ile Sultan 2. Osman hapis yatmıştır. Daha sonra yabancı elçiler ve siyasi mahkumların hapsedilmesinde kullanılan zindan, bir dönem, Osmanlı İmparatorluğu’nun saray hazinesini korumuştur. Müze olmadan önceki son işlevi ise saray arslanlarının eğitilip muhafaza edildiği yer olmasıdır.
 
 

Yedikule Zindanı (Müzesi)
 
 
 İmrahor İlyas Bey Caddesi üzerindeki rotamızdan tam ayrılırken ziyaret etmek istenler olabileceği düşüncesiyle Yedikule Müzesi’nin her gün sabah 09.00 ile akşam 17.30 arasında açık olduğunu açıklamak isteriz. Müze giriş ücreti, yerli turistlere 3, yabancı turistlere 5 YTL. Müzenin tam karşısında Fatih İlçe Emniyet Müdürlüğü var. İETT Yedikule son durak da burada bulunuyor.
 

Yedikule Surları
 
 
 

Denizden Silivrikapı’ya yapacağımız geziye sahilden başlayalım. Deniz kenarında, surlardan bağımsız Mermerkule ilk durağımızı oluşturuyor. Surlarla denizi ayıran Kenedy Caddesi’ndeki tek yapı, Narlıkapı Surp Hovannes Ermeni Kilisesi. Bu kilise 1827 yılında Veba Hastanesi olarak inşa edilmiş. Sonradan kiliseye dönüştürülmüş. Surlardan içeri girdiğimizde, Fransızların Osmanlı döneminde yaptığı ve bugün artık çalışmayan havagazı fabrikasının dev kulesini görüyoruz. Hemen önümüzde Avrupa'yı Sirkeci’ye bağlayan tren yolu denize paralel Yedikule'yi kat etmekte. Yedikule’yi gezerken iki üç katlı binalarda hala eski İstanbul’un izlerine rastlamak mümkün.